Genel

Avrupa Birliğinde Enerji Güvenliği – Doğalgaz & Petrol

Enerji tarih boyunca insanlığın her zaman ihtiyaç duyduğu önemli bir kaynak olmuştur ve önemi gün geçtikçe artmaktadır. Isınma, beslenme gibi temel ihtiyaçları karşılamak için enerjiye daima ihtiyaç duyulmuştur. 1. sanayi devriminden sonra ise enerji ülkelerin güç sergilemesinde çok büyük bir etken olmuştur. Enerji ekonomik kalkınma için çok önemlidir çünkü ekonomi ve enerji arasında paralel bir ilişki vardır. Uluslararası arenada gücün bir temsili de enerjidir. Hatta, uluslararası politikada gücün, endüstriyel kapasite, askeri hazırlık derecesi, coğrafya, yetişmiş insan gücü ve benzeri unsurları sayılırken, doğal kaynaklara da ayrı ve özel bir yer verilmektedir (Hans J., Morgenthau, Uluslararası Politika, Cilt 1, s.81.)

    Avrupa Birliği’nin oluşumunun temelinde enerji unsuru büyük rol almaktadır. 2. Dünya Savaş’ından sonra Avrupa Amerika’ya bağlı kalmaktan korkmuştur (Marshall Planı) ve Sovyetler Birliğinin Batıya doğru izlediği yayılma politikasını engellemek istemişlerdir. Bu doğrultuda Avrupa Ülkeleri ortak bir pazar kurmayı hedeflemiş, teknolojilerini ve sermayelerini geliştirmek istemişlerdir.

    Enerji uluslararası konjonktürde önemli bir yere sahiptir aynı zamanda Enerjinin Avrupa Birliği’nin dış politikasında stratejik önemi büyük bir konumdadır çünkü AB enerji tüketiminin %50’sini ithalat ile karşılamaktadır. Avrupa Komisyonunun (AK) yayınladığı bir rapora göre AB’nin toplam enerji ihtiyacının ⅔’ü 2020 yılında ithal edilecektir. İlerleyen yıllarda bu oranın artması öngörülmektedir.  AB bu durumda enerji politikalarına ağırlık vermekte ve artmakta olan enerji rezervi için yatırım politikaları yapmak durumundadır.

     Enerji ithalatının gerçekleştiği ülkelerin ekseninde ortaya çıkacak olan tehdit ve güvenlik algılamaları, ülkelerin sosyo-ekonomik durumlarına göre şekillenmektedir. AB sahip olduğu enerjinin büyük bir kısmını ithal ettiği için ihracatçı ülkeler ile ilişkisinde ihracatçı ülkelerin ulusal çıkarlarına karşı AB, izleyeceği enerji politikalarının güvenliğine çok önem vermektedir. Enerji ihraç eden ülkeler içinde bölgesel krizler olumsuz bir durumdur. Bu durumda sadece talep yönlü bir güvenlik duvarı değil arz yönlü bir güvenlik duvarı da olacağı için büyük bir enerji alışverişi arenası vardır. Buna örnek olarak Rusya’nın petrol ve doğalgaz rezervlerinin büyük bir kısmının Avrupa tarafından ithal ettiğini görmekteyiz ve bu da AB ile Rusya arasında jeo-ekonomik değerde karşılıklı bir bağımlılığın olduğunu görmekteyiz.

     Çeşitli ülkelerin enerji politikalarına göz gezdirdiğimizde özellikle doğal gaz ve petrol üzerine yoğunlaşma görmekteyiz. Bütün doğal kaynaklarda olduğu gibi petrol ve doğalgazda bütün coğrafyada eşit bulunmamaktadır. Ülkeler enerji politikalarını çizerken hangi ülkelerden ithal edeceklerinin yanında ‘’Kaynağı ülkemize nasıl güvenli bir yolla getirebiliriz?’’ sorusuna da cevap aramaktadırlar.

1.1 AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DOĞALGAZ POLİTİKASI

    Diğer kaynaklarda olduğu gibi fosil enerji kaynakları da her coğrafyaya eşit oranda dağıtılmamıştır. AB doğalgaz kaynağı bakımından fakir bir coğrafyaya sahiptir. AB ülkeleri dünyaya oranla doğalgaz rezervlerinin sadece %2 oranına sahiptir. Norveç, İngiltere ve Hollanda’da gaz rezervleri bulunmaktadır fakat bu rezervlere destek olarak başka Avrupa Birliği ülkelerinde elle tutulur bir rezerv yoktur. Bu nedenle tüketimin arttığı ve üretimin azaldığı AB coğrafyasında fosil enerji kaynaklarındaki dışa bağımlılık gün geçtikçe artmaktadır. Dışa bağımlılığının en fazla olduğu fosil enerji kaynağı doğalgazdır. AB, tüm enerji türleri karması içerisinde toplam enerji tüketiminin yaklaşık %24’ünü doğal gaz ile karşılamaktadır ve doğalgaz, petrolden sonra en fazla tüketilen enerji kaynağıdır (British Petroleum, 2018: 9). Cezayir, İran ve Rusya doğalgaz konusunda oldukça zengin rezervlere sahip olduğu için piyasaları rekabete açık değildir ve AB’nin bu ülkelere olan bağımlılığı ilerleyen yıllarda artacaktır.

      AB elektrik üretimini gerçekleştirmek için kullandığı doğalgaz miktarını giderek artırmaktadır. Isınma, sanayi ve elektrik üretim tesislerinde yaygın kullanımı hızla artan doğalgazın, AB mevcut toplam enerji tüketimindeki payı ise % 24 olarak tespit edilmiştir (The European Union ofithe Natural Gas Industry, 2010:3). AB’nin doğalgaz konusunda yeterli kaynağa sahip olmadığı halde elektrik üretimini doğalgazla yapma oranını artırmasının önemli sebebi doğalgazla çalışan elektrik santralleri diğer kaynaklara oranla çok daha hızlı bir şekilde kâr elde edilmesidir. Kuruluş yılından itibaren doğalgaz ile çalışan elektrik santralleri ortalama 3 yılda kâra geçerken, rüzgar / hidro elektrik ile çalışan elektrik santralleri ise ortalama 10 yılda kâr elde etmeye başlamaktadır. Bir diğer sebep ise AB’nin doğalgaz ile alakalı sözleşmelerin diğer kaynaklara göre daha güvenli görmesidir çünkü AB’nin doğalgaza arzının gün geçtikçe artmasıyla birlikte AB uzun süreli sözleşmelerin daha güvenli olduğunu düşünmektedir ve doğalgaz alım-satım sözleşmeleri çoğu kaynağa göre daha uzun sürelidir. Bu durum AB’yi doğalgaz tüketimi ve doğalgazı dönüştürme politikasında güvence altına almaktadır.

     AB muhtemel doğabilecek olan enerji krizlerine karşı politikalar geliştirmek zorunda kalmıştır çünkü sadece kendi ithalatta bulunduğu ülkeler için değil ithalatta bulunduğu bir ülkenin başka bir ülkeyle yaşayacağı herhangi bir enerji krizi AB’yi etkileyebilecektir. Örneğin: AB doğalgaz konusunda Rusya’ya bağımlıdır. Ukrayna ile Rusya arasında olan siyasi krizler AB’nin enerji alanındaki önemli gündemlerden birisi olmuştur çünkü AB Rusya’dan aldığı doğalgazın yaklaşık %75’ini Ukrayna’da bulunan boru hattından geçirerek alıyordu ve Rusya ile Ukrayna arasındaki krizde Rusya’dan AB’ye gelen doğalgaz kesintiye uğramıştır. AB enerji arz güvenliği konusunda tedbir almak AB’nin enerji politikası haline gelmiştir.

     Yaşanılan bu durumlardan ötürü AB’nin aldığı bazı güvenlik projeleri olmuştur. Bunlardan birisi Kuzey Akım Projesi (Nord Stream Pipeline) Rusya’dan gelen doğalgazın Ukrayna üzerinden değil Baltık Denizi’nden geçecek olan bir boru hattı sayesinde Almanya üzerinden gelmesi hedeflenmiştir. Bir diğer proje ise Nabucco Projesi, bu proje sayesinde AB Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmayı hedeflemiştir. Projeye göre Hazar ve Ortadoğu’da ki doğalgaz Türkiye’den geçerek, Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya’ya ulaştırılacak ve bir süre Rusya’ya olan bağımlılık azaltılacaktır. Bir diğer bağımlılık azaltmayı hedefleyen proje ise Trans-Adriyatik Boru Hattı. Bu projeye göre Azeybaycan doğalgazı Türkiye üzerinde Yunanistan’a oradan AB ülkelerine taşınacak. Bir diğer proje ise GALSI projesi. Bu projede Cezayir’den başlayıp İtalya’da biten bir boru hattı oluşturup, Cezayir doğalgazını bu hattan geçirmek hedefleniyor. Gerçekleştirilmesi hedeflenen bir diğer proje ise Medgaz Projesidir. Bu projeye göre deniz altından geçecek olan bir boru hattında Cezayir’den İspanya’ya doğalgaz taşınacaktır.

1.2 AVRUPA BİRLİĞİ’NİN PETROL POLİTİKASI

      Günümüzde en yaygın kullanılan enerji kaynaklarından birisi de petroldür fakat AB ülkeleri doğalgazda olduğu gibi petrolde de şanslı bir coğrafya değil. Avrupa kıtası dünya toplam petrol rezervlerinin %1’ine AB ise yalnızca %0,4’üne sahiptir. AB’nin petrole olan dışa bağımlılığı doğalgazdan daha fazladır. AB petrol rezervlerini çoğunlukla Norveç, Rusya ve Libya’dan sağlamaktadır. Bu üç ülke içerisinde Norveç’ten %13,8 Rusya’dan %34,5 ve Libya’dan %10,2 oranında petrol ithal etmektedir. Bu tabloda AB’nin Rusya’ya bağımlı olduğunu ama bağımlılığın tek merkezli bir bağımlılık olmadığını görüyoruz. Bu nedenle AB petrol ithalatı güvenliği için bazı politikalar gerçekleştirmek durumunda kalmıştır.

     Dışa bağımlı politika güvenliğinin yanı sıra AB kendi içindeki üretimi artırıp dışarıya olan bağımlılığı da azaltmak zorunda çünkü AB’nin petrole olan ihtiyacı zaman geçtikçe artmaktadır. Dünyanın herhangi bir noktasında, bir kaynak bulunduğunda bazen çıkarılması hedeflenen kaynağın getirisi götürüsünden az olacağı için kaynak çıkartılmamaktır. AB ülkelerinin bazılarında da bu durum vardır. Hem elinde ki kaynaklar günden güne azalıyor hem de az miktarda bir kaynağın o ülkeye faydasından çok zararı olabileceğinden AB’nin dışa bağımlılığı yine artıyor.

     AB gerek petrol gerek diğer enerji kaynakları bakımından dışa bağımlılığı fazla ve ithalat yaptığı ülkelerin problemleri de AB’yi etkilemektedir çünkü ortada uluslararası bir ticaret söz konusudur. Mesela Rusya’nın Gürcistan’ı işgal etme girişimine ABD’den çok sert bir tepki gelmişken AB sessiz kalmıştır. AB’nin bu durumunun bir sebebi de petrol ve doğalgaz gibi çok önemli iki kaynağı Rusya’dan alıyor oluşudur. Buna ek olarak şu örneği de verebiliriz; AB Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü üyeliğine destek olmuştur.

    Ortadoğu’da bulunan ülkeler AB’nin Rusya’dan sonraki en büyük petrol satın aldığı bölgedir. AB %19 oranında Ortadoğu’dan %27 oranında da Rusya’dan petrol ithal etmektedir. AB’nin Rusya’ya bağımlılığını azaltmak için Ortadoğu çok önemlidir. Bu noktada AB’nin enerji politikasında Türkiye’nin yeri çok önemlidir çünkü Türkiye Doğu – Batı arasında bir köprü görevi görmektedir.

KAYNAKÇA

Hans J., Morgenthau, Uluslararası Politika, Cilt 1, s.81

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu