Genel

ABD ve Seçim Sistemi Kavramı

ABD’deki seçim sistemini incelemeden önce seçim sistemi kavramını öğrenmemiz gerekir. Seçim sistemi denildiğinde karşımıza iki farklı anlam çıkmaktadır. Geniş anlamda seçim sistemi; seçme ve seçilme yeterliliği, oy hakkı, seçim yöntemleri gibi seçimle ilgili olan bütün hususların yönetimini ifade etmektedir. Dar anlamda seçim sistemi kavramı ise seçmenlerin verdikleri oyların parlamento sandalyelerine dönüşme sürecinde uygulanan yöntemleri ifade etmektedir.

Seçim sistemleri kendi arasında üç gruba ayrılmaktadır :

Seçim çevrelerinin genişliği,

Seçim turlarının sayısı,

Milletvekillerinin partiler arasında dağılımına göre gruplandırılır.

Milletvekillerinin partiler arasında dağılımına göre seçim sitemi çoğunluk veya nispi temsil sistemi adını almaktadır. Seçim sistemlerinin amacı, her şeyden önce, belirli bir süre için ülkeyi hangi parti veya partilerin yöneteceğini, hangi partinin de muhalefet olarak denetim görevi yapacağını belirlemektir.

ABD’de tek turlu basit çoğunluk sistemi uygulanmakta, bu sistem uyarınca seçimler tek turlu yapılmakta ve seçimlerde oyların çoğunluğunu alan parti seçim bölgesinden çıkartılacak olan temsilcilerin tümünü kazanmış sayılmaktadır. Türkiye’de bu sistem yerel yönetimlerin belediye başkanı seçimlerinde ve muhtarlık seçimlerinde uygulanmaktadır.

ABD’de Seçim Sistemi

ABD’de ön seçim ve genel seçim olmak üzere iki tür seçim mevcuttur. Ön seçimler (primary, caucus), genel seçimlerde partiyi temsil edecek adayın belirlenmesi amacıyla yapılır ancak her eyalette parti adayını belirlemek için ön seçim yapılmaz. Ön seçimler ve parti toplantılarından sonra siyasi partiler ulusal kongreler düzenlemektedir. Ön seçimlerin nasıl yapılacağına ilişkin Anayasada bir hüküm bulunmadığından ön seçimin usulleri federal kanunlarla düzenlenmiştir. ABD’de başkan adayı olmak için “primary ve caucus” adı verilen iki farklı türde ön seçim gerçekleştirilir. Parti toplantısı şeklinde organize edilen caucus yönteminde parti üyeleri tartışma ve oylama yoluyla en iyi adayı seçer. Primary yönteminde ise parti üyeleri kendilerini genel seçimlerde temsil edecek en iyi adayı seçer. Başkan adayı olmak için düzenlenen bu ön seçimler ve parti toplantıları seçmenlerin delegeleri seçmeleri ve bu delegelerin de ön seçimde yer alan adaylar için seçmenler kurulunda (electoral college) oy kullanmaları yoluyla gerçekleşmektedir.

Bağımsız adayların belirlenmesi usulü ise tamamen farklıdır. Nitekim bağımsız adayın herhangi bir parti ile bağı olmadığı için ön seçim yapılması söz konusu değildir. Bu nedenle bağımsız adayların seçime katılabilmesi için seçim bölgesinde belirli bir çoğunlukta seçmenin imzasını alması gerektiği kuralı benimsenmiştir. Ancak bu kural da ülke çapında uygulanan genel bir ilke olmayıp eyaletten eyalete farklılık gösterebilmektedir.

Geçmişte yalnızca belirli eyaletler ön seçim yoluyla aday belirleme işlemi yapıyorken günümüz ABD’sinde ise artık her eyalette ön seçimler yapılmaktadır. İlk ön seçim ise başkanlık seçiminin yapılacağı yılın ocak veya şubat ayında New Hampshire eyaletinde yapılmaktadır. Yapılan ön seçimler sonucunda ise partilerin yaz aylarının sonunda yaptıkları ulusal kongre için aday belirlenmiş olmaktadır. Her ne kadar adaylar ön seçim yoluyla belirlense de ulusal kongrelerin yapılması törensel bir gelenek halini almıştır. Bu kongreler sayesinde partiler, adaylarını tüm ülkeye tanıtma, partinin ve adayın hedeflerini kamuoyuna duyurma fırsatı elde etmektedirler.

ABD Başkanının seçilme şekli özgün bir nitelik arz etmektedir. Zira Başkan Türkiye’de olduğu gibi doğrudan halk tarafından seçilmemekte; iki aşamalı bir seçimle göreve gelmektedir. Bu sistemde her eyaletteki seçmenler öncelikle delegeleri belirlemektedir. Her bir eyaletin delege sayısı, Kongre ve Senato’da bulundurdukları temsilci sayısının toplamına eşittir. Halk tarafından seçilen bu delegeler (ikinci seçmenler) Başkanı seçerler.Dolayısıyla her eyalette en çok oyu alan aday o eyaletteki tüm delegelerin oyunu kazanmış olur.

ABD’nin 50 eyaletinde seçilen delegeler ve Washington, D.C. bölgesinden gelen üç delegenin de katılımıyla toplam 538 delegeden oluşan Seçmenler Kurulu tesis edilmiş olur. Kasım ayının ikinci salı günü yapılan başkanlık seçimlerinin ardından Kurul aralık ayında toplanır. Anayasa hükümleri uyarınca delegelerin hepsi seçildikleri eyaletin başkentinde bir araya gelerek, oylarını temsil ettikleri seçmenlerin desteklediği başkan adayı lehine kullanırlar.

Başkanın seçilebilmesi için 50 eyaletteki 538 oyun mutlak çoğunluğunu alması gereklidir. Dolayısıyla bir başkan adayının seçimi kazanabilmesi için en az 270 delegenin oyunu alması beklenir.

Ülkenin kurucuları gücü eyaletler ve federal hükümet arasında paylaştırma planlarının bir parçası olarak Seçmenler Kurulu sistemini tasarlamışlardır.Bu sisteme göre bir adayın ülke genelinde oyların çoğunluğunu alması başkan olması için yeterli değildir. Adayın aynı zamanda Seçmenler Kurulundaki delegelerin de oylarının çoğunluğunu alması gerekir. Zira 2000, 2004 ve 2016 yıllarında gerçekleştirilen başkanlık seçimlerinde kaybeden adayların ülke genelinde başkanlığı kazanan adaydan daha fazla oy oranına ulaşmış olmalarına rağmen delegelerin çoğunluğunun oylarını kazanamadıkları için başkan seçilemediğine şahit olunmuştur.

Anayasa

Anayasa, resmi olarak başkanlık seçiminde oy kullanacak delegelerin seçilmesi konusunda eyalet yasama organlarına herhangi bir sınırlama getirmemiştir. Ayrıca, tarihsel olarak, eyaletlerin bu konudaki tutumları önemli ölçüde değişiklik göstermiştir. Örneğin, yalnız Massachusetts’te, 1789 seçiminden bu yana, eyalet yasama organı delegelerin belirlenmesi yöntemini birçok kez değiştirmiştir. Ancak eyaletler hangi yöntemi belirlerse belirlesinler bu yalnızca birliğin bir eyaletinin tercihini yansıtacağı diğer eyaletler açısından bağlayıcı olmayacağı kabul edilmiştir. Bu konuyla ilgili olarak delegelerin, eyalet yasama organı tarafından belirlenmesinin de anayasaya uygun olup olmadığı tartışılmaktadır. Zira bu konu 2000 yılında gündeme geldiğinde hem akademik çevrelerce hem medya kuruluşlarınca irdelenmiştir. Buna ilişkin kararı verecek olan şüphesiz yine Federal Yüksek Mahkeme olacaktır. Eyalet yasama organları bu konuyla ilgili düzenleme yaptıklarında anayasaya uygunluğunu Mahkeme inceleyecektir. Çoğu eyalette oylar çoğunluk sistemine göre dağıtılmaktadır; ancak Nebraska ve Maine gibi eyaletlerde Seçmenler Kurulu adayları seçmenlerin oy oranları gözetilerek belirlenmektedir. Bu nedenle, eyalet seçimlerine göre kazanılan seçici oylar ülke genelindeki oyların sayısından farklı bir sonuç oluşturabilir. Amerikan tarihinde 17 kişi oyların çoğunluğunu almadan başkanlık seçimini kazanmıştır. Bu kişilerden ilki 1824 yılındaki seçimlerin galibi John Quincy Adams, sonuncusu ise 2021 yılında seçilen Joe Biden olmuştur.

Seçim sürecinde özellikle bazı eyaletlerin sonucu belirlemede önemli rol üstlendiği bilinmektedir. Nitekim seçmen kitlesinin %56’sına sahip, en kalabalık 11 eyalet  şu anda toplam 271 delege oyunu da kontrol ediyor. Özellikle çoğunluk seçim sistemi uygulanan bu eyaletlerde “winner-takes-all” ilkesi uyarınca bir başkan adayının bu eyaletlerde ufak farkla da olsa kazanması Seçmenler Kurulunda başkan seçilmesinin yolunu açıyor. Diğer taraftan hangi partinin tam olarak baskın olacağının belirli olmadığı bazı eyaletlerde ise seçim süresi boyunca kıyasıya rekabet yaşanıyor. Salıncak eyalet (örneğin Ohio ve Florida) olarak adlandırılan bu noktalarda seçimin kazananı genellikle çok küçük farklar ile ortaya çıkıyor.

Seçimlerin Yönetim ve Denetimi

Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık seçimlerinin yönetimi ve denetimi ulusal bir makama verilmemiş bunun yerine her eyalet, kendi sınırları içerisindeki seçimin yönetiminden ve denetiminden sorumlu kılınmıştır. Böylece bu konuyu düzenleme yetkisi de eyaletlerin yasama organlarına bırakılmış olmakla birlikte belirli noktalar federal kanunlar ile düzenlenmiştir. Seçimlerin yönetimi ve denetimi konusu özellikle 2000 yılında gerçekleştirilen seçimlerde ortaya çıkan olumsuzluklar neticesinde önemini iyice arttırmıştır. Oy verme konusunda yaşanan sorunların önüne geçebilmek adına Kongre, Amerikan Seçim Yardımı Yasası’nı (Help America Vote Act) kabul etmiştir.

2002 yılında kabul edilen Amerikan Seçim Yardımı Yasası uyarınca federal seçimlerin yönetimine yardımcı olmak amacıyla “Seçim Yardım Komisyonu” kurulmuştur. Amerika’da eyaletlere bırakılan seçimlerin yönetimi, ülke genelinde farklı uygulamaların yaşanmasına neden olmuştur. Ülke genelindeki bu farklılıklar bilhassa seçimlere ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde hakimleri kilit bir konuma getirmiştir. Seçimlerin yönetimi konusunda iki seçim organı yetkili kılınmış olup bunlar: Seçim Yardımı Komisyonu ve Federal Seçim Komisyonudur. Dört üyeden oluşan ve danışma organı niteliği taşıyan Seçim Yardım Komisyonu, Temsilciler Meclisi Başkanı’nın, Temsilciler Meclisi azınlık liderinin, Senato çoğunluk liderinin ve Senato azınlık liderinin her birisi tarafından önerecekleri birer adayın Başkan tarafından atamasıyla oluşmaktadır. Başkan tarafından yapılan atamalar Senatonun onayına sunulmaktadır. Anayasada seçimlerin denetimine ilişkin, ikinci maddenin birinci bölümü dışında bir düzenleme öngörülmemiştir. Ancak Federal İhtilaflı Seçimler Yasası hükümleri uyarınca denetim süreci resmen değil, yapılacak bir itiraz üzerine işletilmektedir. Buna göre ulusal düzeydeki seçimlere ilişkin bir itiraz olması halinde Temsilciler Meclisi harekete geçerek itirazı Meclis İdari Komitesi’ne iletmektedir. Meclis İdari Komitesi gereken incelemeyi yaptıktan sonra bir karara varır ve bunu Meclise sunar. Temsilciler Meclisi bugüne kadar Komitenin verdiği kararlara uygun bir karara varmıştır.

Kaynakça

ABD DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ULUSLARARASI BİLGİ PROGRAMLARI BÜROSU, ABD’ye Bakış-Seçimler, 2016 https://tr.usembassy.gov/wp- content/uploads/sites/91/2016/10/secimler_kitapcik_2016.pdf

ACHESON, Patricia C., Amerika Federal Hükümeti ve Çalışma Mekanizması, (Çev. Birol Egeran), Varlık Yayınları, İstanbul, 1961.

BRAMS, Steven J., The Presidential Election Game, CRC Press, New York, 2017.

TÜRK, Hikmet Sami, “Seçim, Seçim Sistemleri ve Anayasal Tercih”, Anayasa Yargısı Dergisi, Sayı: 23, 2006, (s. 75-115).

ABD seçim sistemi hakkında daha fazla okuma yapmak istiyorsanız ABD İç Siyaseti, Seçim Sistemi, Tarihi Süreci Ve Olası Senaryoların İç/Dış Politika Etkileri yazısına göz atabilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu