Soğuk Savaş Sonrası Yeni Dünya Düzeni (A37)

Soğuk Savaş’ın bitmesiyle beraber dünya şekil değiştirip yeni bir düzen almaya başlamıştır. İki kutuplu uluslararası sistem sonlanmış ve yeni düzen ABD önderliğinde şekillenmiştir. Bu yapılanma ile bir yandan uluslararası entegrasyon ve karşılıklı işbirliği artarken, diğer yandan da yeni tehditler ortaya çıkmıştır. İdeolojinin önemi azalmış, Doğu-Batı mücadelesi ortadan kalkmıştır. Bugün hala Çin, Vietnam, Kuzey Kore, Küba gibi ülkelerde komünist ya da sosyalist rejimler bulunması da bu mücadelenin bittiğinin somut bir örneğini oluşturmaktadır.
Soğuk Savaş sonrası şekillenen yeni sistem hem hiyerarşik, hem de çok merkezli bir yapıdadır. Askeri-siyasi açıdan bakıldığında, uluslararası sistemde ABD’nin lider konumunun devam ettiği ve bu yüzden de sisteme hiyerarşik bir yapının hakim olduğundan bahsedilebilir. Ekonomik ve siyasi açıdan bakıldığında, uluslararası sistemde hiyerarşi ile çok merkezliliğin iç içe geçtiği bir yapı sergilenmektedir. Bu yapı bünyesinde uluslararası sistem, ABD’nin yönlendirici liderliğinde bir güçlü devletler grubudur da denilebilir.
Soğuk Savaş sonrası dönemde güçlü devletler grubunun isteği, bu gruba giren ülkelerin yararına olacağı için, mevcut statükonun devamından yana oldu. Bununla beraber özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde bölgesel ya da global barışı tehdit eden etnik, dinsel ve diğer türden sınır aşan çatışmalar karşısında güçlü devletlerin işbirliği yaptıkları gözlenmektedir. Ayrıca Soğuk Savaş sonrası dönemde yaygın insan hakları ihlallerinin ve savaş suçlarının uluslararası suçlar kapsamında değerlendirildiği ve etkin bir biçimde cezalandırıldığı da görülmektedir. Sonuç olarak, Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası sistemde barışa yönelik yeni tehdit odaklarının ortaya çıktığını, ancak yine de artan uluslararası işbirliği ve bağımlılığın, yaygınlaşan demokratikleşme çabalarının çatışma riskini azalttığını söyleyebiliriz.
Uluslararası sistem giderek çok merkezliliğe evrilmektedir. Çünkü sistem içerisinde güçleri eşit sayılabilecek olan aktör sayısının artması, aralarında uyumsuzluk olması anlamına gelecektir ve aralarındaki çatışma globalleşmenin etkisiyle tüm dünyaya sıçrayabilecektir. Bugünkü durum, pek çok durumda uluslararası karşılıklı bağımlılığın daha ziyade asimetrik bir görünüm sergilediği, gelişmiş Kuzey ülkelerinin az gelişmiş Güney ülkelerini sömürdüğü şeklindedir. Soğuk Savaş sonrası dönemde, sosyo-ekonomik konular, askeri ve güvenlik sorunlarına oranla genel olarak daha baskın hale gelme eğilimindedir.
Prof. Dr. Muzaffer Ercan Yılmaz’ın “Soğuk Savaş Sonrası Yeni Dünya Düzeni” adlı makalesinden derleyen: Minel Kaya