İran gerek tarihsel geçmişi, jeopolitik ve jeostratejik konumu ile gerekse son günlerde meydana gelen krizlerle adından sıkça söz ettiren bir ülkedir. Kasım Süleymani’nin öldürülmesiyle ABD ve İran ilişkileri ivme kazanmıştır.ABD, İran’a “maksimum baskı” denilen siyaseti uygulamaya başlamıştı. Bu stratejinin etkileri ekonomik yaptırımlar, diplomatik ilişkiler ve toplumsal hareketlerde görünmekteydi. Örneğin, Mayıs 2018’de ABD tek taraflı nükleer anlaşmadan çekildiğini açıkladı ve İran’a yaptırım uygulamaya başladı. Diğer bir örnek olarak, Halkın Mücahitleri Örgütü gibi İran karşıtı örgütlere destek vermiştir. ABD, Bağdat’taki büyükelçiliğinin basılmasıyla Süleymani’yi tehdit olarak görmeye başladı. Bu tehlikeye karşı koyabilmek için İran Devrim Muhafızlarını ABD’nin terör örgütleri listesine almıştır. 9 ay sonra Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs gücü komutanı Kasım Süleymani bir suikast sonucu öldürülmüştür. ABD bu saldırının meşru ve hukuki olduğunu düşünmektedir. Süleymani’nin öldürülmesi İran dış politikasına ağır bir darbedir çünkü İran’ın Ortadoğu’daki simgesi ve bölgesel gücü kontrol eden önemli bir isimdi. ABD, İran rejimini ortadan kaldırmaktan çok bölgesel gücünü azaltmak,geliştirdiği ilişkileri ve dengeleri yıkmak istemektedir. ABD açısından bakıldığında, İran’ın sindirilmesi gerekiyordu ve başarıldı. Bundan sonraki süreç İran’ın tavrına göre şekilenecektir. Türkiye bu krizde sakin kalmalı ve diplomatik, siyasi ve askeri önlemler almalıdır.
