İran Devrimi (A23)

İran İslam Devrimi, Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünya siyasetine şekil vermiş bir devrimdir. Rıza Pehlevi’nin 1925 yılında başa geçmesi ile İran’da laik, militarist, milliyetçi ve antikomünist bir rejim hüküm sürmüştür. Türkiye Cumhuriyeti örnek alınarak, devleti ve halkı şekillendirmeyi hedefleyen birçok reform hareketinde bulunulmuştur. Bu reformlar, halkın Şaha karşı bakış açısını şekillendirmiştir.
Rıza Pehlevi’nin tahtan ayrılış şekli, İran Devrimi’ni şekillendiren etmenlerden biri olmuştur. 2.Dünya Savaşı esnasında Almanya’ya yakın hareket etmesi ve müttefik devletlerin İran üzerinden Rusya’ya yardım etmesini reddetmesi üzerine İngiliz güçleri İran’a girerek Şahı tahtan inmeye zorlamış, bunun üzerine tahta oğlu Muhammed Rıza Pehlevi geçmiştir. Yeni Şah, babasının yaşadığı olaylardan sonra Batı yanlısı politikalar izlemiştir.
Ortadoğu’da yayılan milliyetçilik akımı, İran’ı da etkilemiştir. Bunun en büyük örneği ise İran Başbakanı Muhammed Musaddık’ın İran’da bulunan İngiliz petrol tesislerini millileştirmesidir. Millileştirmenin ardından çıkan çatışmalar esnasında ülkeden ayrılan İran Şah’ı darbe ile tekrar başa geçmiştir. Bu olay ise halk tarafında büyük bir öfkeyi beraberinde getirirken İran Şahı’nın Batı adına çalıştığı düşüncesini de netleştirmiştir. Bunun ardından Şah, Beyaz Devrim reform hareketini başlatarak İran’ı şekillendirmeye çalışmıştır. Halk tarafından reform hareketlerine ve Batı yanlısı Şah’a karşı protesto gösterileri devam etmiştir. Protestoların en büyük destekçisi ve Batı değerlerine karşı olan en büyük lider Ruhullah Humeyni’dir. Humeyni’nin muhalifleri sindirerek ülkenin başına geçmesi ve İran İslam Cumhuriyetini kurması ile protestolar son bulmuştur. Bu tarihten sonra İran, dış politikasını tamamı ile değiştirerek İslam Devrimi’ni diğer devletlere yaymayı hedeflemiştir. İran-Irak savaşı ise bunun en büyük göstergesidir.
Amerika’nın Ortadoğu’daki en büyük destekçisi olan Şah’ın devrilmesi, Ortadoğu’da statükonun alt üst olması anlamına gelmektedir. İran’ın bölgede ideolojisini yayma hedefinin de İsrail ve Amerika için tehdit oluşturur hale gelmesi ile ülkeye karşı yaptırımlar uygulanmaya başlamıştır. İslam Devriminden sonra onlarca yıl boyunca yaptırımlar ile uğraşsa da İran, kendi görüşlerini yaymak amacından vazgeçmeyerek dünya siyasetinde etkili olmaya devam etmiştir.
Atölyenin kaydına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz: