Suriye İç Savaşı (A27)

Suriye, dini ve kültürel çeşitlilik açısından her türlü çatışmaya hazır olabilecek bir potansiyel ile Orta Doğu’da yerini almaktadır. Batısında işgal devleti İsrail ve Lübnan, doğusunda Irak, güneyinde Ürdün ile Suudi Arabistan bulunmaktadır. Suriye’nin bu devletlerle çatışma ve gerilimleri düşünüldüğünde kendisine güzel bir coğrafi konum oluşturduğu görülmektedir.
II. Dünya Savaşı sonrasında oluşan iki kutuplu uluslararası ilişkiler siteminde üç kez Arap- İsrail savaşları görülmüştür. Bu sürede, bölgede askeri darbelerle yönetim başlamıştır. Arap Baharı da 2010’dan sonra başlayıp Orta Doğu’da beklenilenin aksine çatışmaların alevlenmesine sebep olmuş, sokak protestolarıyla başlayan olaylar Suriye’de iç savaşa dönüşmüştür.
Osmanlı Devleti döneminde Suriye, Lübnan, Filistin ve Ürdün topraklarını da içine alan Şam’da bulunmaktaydı. 19. yy sonrası Avrupa’nın yeni pazar ihtiyacı bölgeyi önemli bir hale getirdi ve Osmanlı hâkimiyeti sonrasında da Suriye üç önemli döneme girdi. Bunlardan ilki Faysal Devleti dönemidir. Faysal, Arap milliyetçiliğine dayanan bir politika sergilerken içinde bulundurduğu farklı kesimlerdeki toplulukları kendinden uzaklaştırmıştır. İkinci dönem ise Fransa’nın işgal ettiği dönemdir. Bu dönemde toplum tamamen birbirine düşman hale gelmiş ve Suriye’de günümüzde yaşanan bozuk siyasi sistemin temelleri atılmıştır. Üçüncü dönem, Suriye’nin bağımsızlığını ilan etmesiyle başlamıştır. Soğuk Savaş, Sovyetler Birliği’yle yakın politikalar ve istikrarsız siyasi yapı sonucu askeri darbeyle gelen Esad ailesinin politikaları ile baskılanan bir toplum ve istikrarlı görünen bir rejim oluşmuştur. Sonrasında ise Arap Baharı bu konuda domino etkisine sebep olmuş ve Suriye’de olan çatışmanın mezhebi ve etnik kökenleri durumun alevlenmesine sebep olmuştur. Bu durum Suriye’nin rejim değişikliğini olumsuz yönde etkilemiş ve muhaliflerin etkinliğini azaltmıştır. İç savaş sırasında ortaya çıkan mezhepçi söylemler de azınlık kesimin Esad rejimine destek olmasının sebeplerinden biridir.
Suriye’de barışın sağlanması için birçok konferans yapılmış fakat başarılı olunamamıştır. DEAŞ ve benzeri gruplar, rejimin özel kuvvetleri, İsrail’in savaşı desteklemesi, Esad ve Muhaliflerin zafer beklentisine girmeleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde tasarılarının Rusya ve Çin tarafından kabul görmemesi barış görüşmelerini engelleyen faktörlerden bazılarıdır.
Atölyenin kaydı: