Tarihsel Açıdan Filistin – İsrail Çatışması

1799’da Fransız General Napoleon Bonaparte, Osmanlı yönetimindeki Filistin’de bir Yahudi devleti kurmayı önerdi. Avrupa’da yayılmış olan Yahudi düşmanlığı üzerine, Yahudilerin kendi devletlerini kurması fikrini benimseyen Viyanalı gazeteci Theodor Herzl tarafından 1896’da “Der Judenstaat”(Yahudi Devleti) adlı bir kitap yayımlandı. İlk Siyonizm Kongresi, İsviçre’nin Basel kentinde toplandı ve bu kitap hakkında tartışmalar yapıldı. Kongre’nin sonunda yayımlanan Basel Programı’nda, Filistin’de bir Yahudi vatanının kurulması ve Dünya Siyonizm Teşkilatı’nın bu amaca ulaşmak için faaliyetlere başlaması öngörülüyordu. 1903 yılında Filistin’e daha önce de giden Yahudiler ile birlikte, Yahudilerin sayısı 25.000’e ulaştı ve 1914 yılına kadar 40.000 kişilik ikinci bir göçmen dalgası geldi. 1918’te İngiltere tarafından Filistin işgal edildi ve Milletler Cemiyeti İngiltere’nin bölgeyi manda himayesine almasını uygun gördü. Galip devletler, Fransa ve İngiltere, arasında gizlice imzalanan Sykes-Picot anlaşması bölgeyi ikiye bölerek ve Filistin bölgesinde bir uluslararası idare kurulmasını öngörüyordu. 1917 yılında, İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Filistin’de Yahudi halkları için vatan kurulması sözünü verdiği Balfour Deklarasyonu olarak bilinen belgeyi yayınladı.
Filistin, Yahudiler ve Araplar arasında artan düşmanlık sebebiyle 1929 yılında kanlı çatışmalara sahne oldu. 1936 yılında Arapların tepkileri, geniş çaplı grevlerle birlikte sivil itaatsizliğe dönüştü. 1947 yılında İngiltere, Arap-İsrail sorununun çözülmesini BM’ye devretti. Avrupa’da Nazi zulmünden binlerce Yahudi Filistin’e kaçıyordu ve çözüm arayışı hızlandırılmalıydı. 1948’de İngiltere çok fazla askerini Filistin’de kaybetmesi üzerine Filistin’deki manda yönetimini bıraktı. Amerika, Yahudi mültecilerin Filistin’e gönderilmesi için baskı yapıyordu ve Amerika’nın Yahudi desteği iyice artmıştı. 1948 yılının Mayıs ayında İsrail devleti kuruldu ve Aralık ayında Yahudiler Arap köylerinde temizliğe başladılar. 1964 yılında kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKA), Arap devletleri tarafından hemen tanındı. Fakat Arap devletleri bu örgütün kendi kontrollerinde kalmasını isterken, Filistin ise bağımsız bir örgüt istiyordu.
Arap devletleri ve İsrail arasındaki düşmanlık 1967 yılında 6 gün savaşlarına sebep oldu. Mısır’ın hava güçleri havalanamadan saf dışı bırakıldı ve İsrail Suriye’den Golan Tepelerini, Mısır’dan Gazze ve Sina yarımadasını aldı. BM ise savaşla toprak kazanımını reddedip İsrail’in elde ettiği bölgelerden çekilmesini istiyordu. Mısır ve Suriye, 1973 yılında kaybettikleri toprakları geri almak amacıyla Yahudilerin Yom Kippur bayramı sırasında taarruza geçtiler. Süreç İsrail’in lehine döndü ve Golan Tepelerinden Suriye’nin içlerine ve Süveyş Kanalı’nın batısına doğru ilerledi. ABD, Sovyetler Birliği ve BM, diplomatik müdahaleler ile ateşkes anlaşmalarına varılmasını sağladı. Savaş sonunda İsrail 6000 can kaybederek ekonomik ve diplomatik olarak ABD’ye bağımlı hale geldi. 1974 yılına kadar, Suudi Arabistan İsrail’i destekleyen ülkelere petrol ambargosu uygulamaya başladı ve dünyada ekonomik kriz baş gösterdi. BM güvenlik konseyi, tarafları acilen anlaşma yoluna gitmeleri konusunda uyarıyordu. 1972 yılında Münih Olimpiyatlarında, Ebu Nidal örgütü 11 İsrailli sporcuyu öldürdü. Yaser Arafat BM’de ilk barışçıl konuşmasını yaptı ve bu konuşma Filistinlilerin uluslararası alanda tanınmasına katkıda bulundu. Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat 1977’de İsrail’e gidip barış konuşması yapınca diğer Arap ülkelerinin tepkisini çekti, 1978 yılında İsrail ve Mısır arasında Camp-David (Filistinlilere sınırlı özerklik verilmesini ve Ortadoğu’da barışın sınırlarının çizilmesini öngören anlaşma) anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile Sina Yarımadası, Mısır’a geri verildi. Mısır diğer Arap ülkelerinin fikrini almadan İsrail ile barış antlaşmasına gittiği için boykot edildi ve Enver Sedat 1981’de kendi ordusundaki İslamcı unsurlar tarafından katledildi.
1982 yılında, Ebu Nidal örgütünün İsrail’in Londra büyükelçisine düzenlediği suikast girişimi nedeniyle İsrail Lübnan’ı işgal etmeye başladı, Hristiyan falanjistler ile iş birliği yaparak Sabra ve Şatilla kamplarında yüzlerce Filistinliyi öldürdü. İsrail işgaline karşı ayaklanma da Gazze şeridinde başladı. İsrail ürünleri boykot edildi, duvarlara yazılar yazıldı, sivil itaatsizlik baş gösterdi, genel grevler düzenlendi. Fakat, uluslararası ilgi toplayan asal protesto şekli, ağır silahlarla donanmış İsrail askerlerine taş atan Filistinlilerdi. Oslo Görüşmelerinde Filistin, eğer işgal edilen topraklarından uzaklaşırsa İsrail’i tanıyacağını belirtti. Görüşmeler, İlkeler Deklarasyonu’na getirildi ve Yaser Arafat ile Rabin tarihi tokalaşmayı gerçekleştirdi. İsrail Gazze şeridinden yavaş yavaş çekiliyordu. Bu süreçte Gazze şeridinde çatışmalar yaşandı. 24 Eylül’de 2. Oslo Anlaşması, Mısır’da ve Washington’da imzalandı. Batı Şeria’yı üç bölgeye bölen anlaşma iki taraftan da tepki topladı. Yahudi topraklarının Filistin’e teslim edilmesi sonrası Yitzhak Rabin koyu bir Yahudi dinci tarafından suikaste uğradı, ardından barış sürecini tamamlayacak olan Şimon Peres başbakan oldu.
1996 yılına gelindiğinde Hamas örgütü İsrail’de bombalı eylemler düzenliyor, İsrail de Lübnan’ı bombalıyordu. Oslo anlaşmalarındaki barış süreci, 4 Mayıs 1999’a gelindiğinde sona erdi. 2002 yılına gelindiğinde İsrail, Batı Şeria’nın büyük bir bölümünü işgal etti, Filistin’in birçok kentinde baskılar ve şehirler arası bağlantı kesildi. BM sivilleri şiddet ile karşı karşıya bırakma durumundan her iki tarafı da suçladı ama bir katliam olmadığı sonucuna ulaştı. Uluslararası Af Örgütü İsrail’in suç işlediğini kabul etti. İsrail, 2002 yılı boyunca Gazze Şeridinde yaptığı operasyonların, Filistin’in terör altyapısını temizlemek için olduğunu belirtti. BM, ABD, Rusya ve AB, barış sürecini gözden geçirip çözüme yönelik yeni bir yol haritası izlenmesi kararını aldılar. Bush, Filistinlilerin teröre taviz vermeyen bir lider başa getirmeleri konusunda Filistin’i uyardı. 2005’li yıllarda İsrail, Gazze’den çekilmeye başladı. Hamas Filistin’de lider oldu ama El Fetih ile Hamas arasında çatışmalar meydana geldi. Mahmud Abbas, Gazze ve Batı Şeria’da olağanüstü hal ilan etti ve Fayyad’ı başa getirdi. 2009 yılında İsrail, Filistinli militanların İsrail’in güneyini hedef alan roket saldırılarını durdurmak amacı ile Gazze şeridinde Dökme Kurşun Operasyonu adı altında saldırılara başladı, çok sayıda Filistinli hayatını kaybetti. Mayıs 2010’da İsrail askerleri Gazze’ye yardım taşıyan Mavi Marmara adlı Türk gemisine saldırdı, 10 Türk vatandaşı hayatını kaybetti, bu olay İsrail ile Türkiye ilişkilerini çok kötü yönde etkiledi, Barack Obama’nın çabasıyla, Netanyahu dönemin Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dan özür diledi ayrıca hayatını kaybeden Türk vatandaşları için tazminat ödemeyi kabul etti. 2014 yılına gelindiğinde İsrail, Filistin’e hem kara hem hava saldırıları başlattı. Filistin 2000’den fazla can kaybetti, İsrail’de ise 720 kişi yaralandı ve 70’e yakın asker hayatını kaybetti. 2018 yılında ABD’nin Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararı aldığı İsrail Büyükelçiliği’nin açılışı öncesi İsrail güvenlik güçleri protestoculara ateş açtı ve onlarca Filistinli hayatını kaybetti. Gazze sınırında toplanan on binlerce Filistinlinin protestoları devam ediyor. Açılış töreninde ABD Başkanı Donald Trump’ın video açıklaması gösterildi. Trump “Orta Doğu’da barışı sağlama” hedefine sadık olduklarını söylerken, Batı Şeria’daki Filistin yönetimi, İsrail’i ‘Gazze’de katliam yapmakla’ suçladı.