Yeşil Teori ve Uluslararası İlişkiler (A26)

Yeşil teori, çevresel sorunların küresel bir boyut kazanmasından dolayı ciddiye alınması gerektiğini savunan ve bunun için uluslararası işbirliğini destekleyen bir uluslararası ilişkiler teorisidir ve eleştirel teoriler arasında yer alır. Doğanın dengesinin toplumların gelişmesi ve insan tahribatı ile bozulmasını inceler ve siyasal aktörlerin bu konuda ne kadar etkili olduğuna bakar. İnsan odaklı bir yaklaşım yerine çevre odaklı bir yaklaşımı savunduğu ve kuralcılığı ile deneyselciliği birleştirdiği için diğer teorilerden ayrılır. Yeşil teorinin savunduğu düşünce; insanın doğanın yapısını bozmasına engel olmak, doğayı insana karşı korumak ve bunu yine insan için yapmaktır.
Çevre konusunun uluslararası bir boyut kazanması 19.yy’ da sanayileşme ile birlikte çevrenin korunmasının düşünülmesi ve 20. yy sonlarında ekolojinin yeşil olarak adlandırılıp küresel ısınma ve iklim değişikliğinin küreselleşmenin sonucu olarak görülüp gündeme gelmesiyle olmuştur, fakat uluslararası siyaset açısından bakınca sadece bu gibi sorunlar değerlendirilirse çevresel konuların kalıcı bir çözüm bulması açısından yetersiz kalabilir. Yeşil teori de bu durumda iki yaklaşıma sahiptir. Birincisi uluslararası kurumların kirlilik olan alanlara karşı fikir üretmesi ve kurumsalcılıktır. İkinci yaklaşım ise çevresel sorunların siyasal dönüşüm geçirmesidir.
Yeşil teorinin uluslararası boyut kazanmasıyla beraber devletler, çevrenin korunması için birlik olmaya yönlendirilmiştir ve bu çevresel sorunların önlenmesi açından önemli bir adım olmuştur. Çevresel sorunların uluslararası düzeyde ele alınması siyaset üzerinde etkili olmuş ve kimi zaman sorunların yaşanmasına da neden olmuştur. Yeşil teorinin içinde bulunan düşünceler devletlerin hareket alanını daraltmaktadır. Bu da yeşil teorinin gelecekte uluslararası ilişkilere etkisinin daha da artacağını göstermektedir.
Atölye Kaydı: